(fr.) exagerér) abartmak.
tabu
yarattığı (ya da yaratılan) etki nedeniyle; 'konuşulamayan' ('üzerinde' düşünülemeyen, sorgulanamayan, tartışalamayan).
animizm
Canlıcılık. İnsan bedeninden ayrılan ruhların göğe çıktıktan sonra tanrısal bir nitelik kazanıp insanları yönettiğine inanan ilkel bir din.
tröst
Büyük teşebbüslerin piyasaya egemen olmak, rekabeti azaltmak ya da tümden kaldırmak amacıyla teknik ve ekonomik bakımdan birleşerek tek bir teşekkül halinde ortaya çıkardıkları teşebbüsler.
itimatname
Elçinin görev için gittiği devletin başkanına verdiği yazılı belge. Bu belgeyi elçiye mensubu olduğu devletin başkanı vermiştir.
kordiplomatik
Bir yerdeki yabancı elçiler takımı; bir devlet nezdinde görev yapan yabancı devletlerin siyasî memur ve temsilcilerinin tümü.
örtük tasım
öncüllerden birinin açık olarak dile getirilmeyip düşüncede tamamlandığı tasım. (enthymema; düşüncede tutulan)
anamorfoz
belit
Başka bir önermeye geri götürülemeyen ve tanıtlanamayan, böyle bir geri götürme ve kanıtı da gerektirmeyip, kendiliğinden apaçık olan ve böyle olduğu için öteki önermelerin temeli ve öndayanağı olan temel önerme. (axiom)
segregasyon
fr. segregation
'farklı'yı aşağılık bir pozisyona indirerek kendinden fiziksel olarak ayırmak. [alıntı: B. Oran]
sürşarj
bir posta pulunun üzerine ikincil bir baskı işlemi yapılarak pulun üzerinde basılı bulunan değerinin değiştirilmesi. İhtiyaç olan belirli bir değerdeki pulun bulunmasındaki zorluk nedeni ile yapılabileceği gibi stokta kalmış çok sayıdaki pulun kullanıma sokulabilmesi amacı ile de yapılabilir. /Bir şeyin fiyatını maliyette oluşan artış nedeniyle değiştirmek./
monetarizm
Para arzının kontrolünü hem enflasyonun kontrol edilmesi hem de üretim, istihdam ve fiyatlar genel düzeyi açısından hayatî gören; devletin kamusal harcamalar yoluyla tedavüldeki para miktarını çoğaltma teşebbüslerine karşı çıkan, arzın politikacı ve bürokratların keyfi kararlarından ziyade, ekonomik büyümeyle bağlantılı olarak yapılmasını savunan ekonomik ekol.
etatizm
Kullanımı 1920'lerden sonra Fransa'da başlamış olup, siyasal, sosyal ve ekonomik dönüşümleri sağlamanın lüzumlu bir şartı olarak devletin gerekli ve yeterli kuvvete mâlik kılınmasına işaret eder.
onomatopoeia
kleptokrasi
Politik yozlaşmanın hakim olduğu devlet düzeni. Siyasal faaliyetin tüm aktörlerinin, siyasal kanallar vasıtasıyla kendi faydalarının maksimizasyonu peşinde olduğu düzen.
plebisit
Bir ülke veya bir bölgedeki halkın, hükümetin veya yöneticinin bir teklifine 'evet' ya da 'hayır' demek üzere sandığa gitmesi usulü.
altruizm (altruism - özgecilik)
Bireyin kendisinden ziyade diğer varlıkların (aile, arkadaş, sınıf, halk, toplum vb.) menfaatlerini gözetmesini benimseyen görüş.
keynes
John Maynard Keynes, (1883 -1946).
keynesci ekonomi, klasik ve neo-klasik iktisat'ın uzun-dönemde 'tam istihdam' perspektifine karşı; liberal devlet anlayışından vazgeçilerek, devletin ekonomiye müdahale etmesi gerektiğini ve kapitalist bir ekonominin, tam istihdamın altında dengede olabileceği'ni savunur. (1929 bunalımı'nda, uygulanan keynesci ekonomi-politikanın kapitalist ekonomi'yi bir yıkımdan kurtardığı da söylenir.)
self-determinasyon
Öz belirtim, geleceklik hakkı. (en. self-determination )
Ulusların, kendi geleceklerini ('kaderlerini') tayin hakkı /ilkesi.
leviathan
(lat. ejderha) Tevrat ve İncil'de, büyük su canavarı'nın adı.
1651 yılında Thomas Hobbes'un "leviathan" adlı kitabında, birey karşısında mutlak güç ve yetkilere sahip, egemen (ideal) devlet'in metaforu olarak kullanılmıştır.
Akademik literatürde, mutlak-monarşik devlet'e işaret eder.
klerikalizm
dinadamcılığı (en. clericalism)
siyasette, devlet içinde, kilise'nin (dinin) etkisini destekleme, egemenleştirme. [dinin ve din kurumlarının toplum hayatının çeşitli kesimlerindeki yerini güçlendirmeyi amaçlayan toplumsal, ekonomik akım, din erkçilik. (tdk).]
kolbertizm
(colbertizm) Fransız kralı 14.Louis’nin maliye bakanı olan Jean Baptiste Colbert'in, merkantilizmi, resmî devlet politikası haline getirmesiyle (kendi adını alan), devlet-müdaheleci iktisat politikası.
metonim
bir 'şey'i (-n adını), onu simgeleyen bir şey' ile anlatma. ad aktarım, düzdeğiştirme-düzdönüştürme. (örn: Militarizm/Postal, İktidar/Taç)
cognitariat
bilişsel proleterya. - cognitive (ing.) ve proletariat (ing.) sözcüklerinin birleştirilmesi ile- .